Kitabevi ruhunu İstanbul’a taşıdık
Ankara’da okuyucu ve yazarların uğrak mekânı olan Fatih Kitabevi, Üsküdar’da yeni bir şube açtı. 50 yıl önce öğrenciyken kaldığı yurtta kitap satmaya başlayan Fatih Yurdakul, 1980’li yıllarda Fatih Kitabevi’ni kurmuştu. Burada hizmet verdiği süreçte Necip Fazıl Kısakürek, Nuri Pakdil, Rasim Özdenören gibi birçok önemli yazar ve şairi ağırlama fırsatı buldu. Yurdakul, Üsküdar sahildeki Nevmekan’ın hemen arkasında beyaz bir ahşap binada hizmete açılan Fatih Kitabevi’nin bugünlere gelme hikâyesini ve kitapçılıkla ilgili düşüncelerini Yeni Şafak’a anlattı.
1975 yılında öğrenci yurdunda başlayan kitapçılık macerası, Yurdakul’u 7 Güzel Adam olarak bilinen Erdem Beyazıt, Rasim Özdenören gibi yazarların açtığı Akabe Kitabevi’nde buluşturdu. 80’li yıllarda Akabe’nin kapanmasının ardından Fatih Kitabevi’ni kurdu ve o günden beri Ankara’da mekan değiştirse de hizmet vermeye devam ediyor. Bugünlerde edebiyat dünyamıza iz bırakan kıymetli isimlerin anılarını İstanbul’a taşıyan Yurdakul, bir yandan da buradaki kitap dostlarıyla yeni bir yol çizeceğini söyledi.
GİTMESEK DE O KİTABEVİ BİZİM
Kitabevini İstanbul’da açacağını duyurduğunda, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde yürütülen Anadolu Mektebi Yazar Okumaları Programı kapsamında usta hikayeci Mustafa Kutlu, Türkiye’nin birçok ilinde görev yapan öğretmenlerle bir araya geldi. Moderatörlüğünü Mustafa Kutlu’nun hayatını ele alan “Yaşayan Klasiğimiz Mustafa Kutlu” kitabının yazarı Safiye Önal’ın üstlendiği programa, Kutlu’nun eşi Sevgi Kutlu ve kızı Pınar Kutlu Zengin’in yanı sıra İstanbul İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Ömer Avcı ve Başakşehir İlçe Milli Eğitim Müdürü Ahmet Coşkun katıldı.
Mehmet Emin Saraç Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen etkinlikte Kutlu, hayat hikayesinden ve yazarlığından bazı anıları paylaşarak öğretmenlerin sorularını yanıtladı.
40 YIL ÖNCE İSTANBUL YAZILARINI TEKRAR YAYINLAYACAĞIM
1968’de Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nden mezun olduğunu ve bir süre öğretmenlik yaptığını belirten Kutlu, bu anlamda uzun bir aradan sonra öğretmenlerle yeniden bir araya gelerek dertleşmek istediğini söyledi. Nasihat etmeyi, yol göstermeyi sevmediğini dile getiren sevilen hikayeci Kutlu, “Gençlere nasihat etmeyi, bir de ‘ya bizim zamanımızda bu işler nasıldı’ demeyi sevmem” dedi. Taşradan İstanbul’a geldiğinde bir hikayeci olarak 10 şehri dolaştığını anlatan Kutlu, “Benim gezilerim turistik geziler değildi. İnsanlar İstanbul’da ne yapıyor, ne yiyor, ne içiyorlar diye dolaştım. Bu gezi yazılarını yazalı aşağı yukarı 40 sene oldu. Sanıyorum eylül ayından sonra Yeni Şafak gazetesinde, ‘40 Yıl Önce İstanbul Yazıları’ diye peyderpey tekrar yayınlayacağım inşallah” şeklinde konuştu.tanıyan herkesin kendisini arayıp Ankara’yı bırakıp bırakmadığını sorduğunu belirten Yurdakul, “Bir çocuk şarkısı vardır ya, ‘Gitmesek de gelmesek de o köy bizim köyümüzdür’ diye, bu dönüşler onu hatırlattı bana. Fatih Kitabevi’nin Ankara’da varlığından haberdar olup ama çok da yolunu düşürmeyenlerin tamamı arayıp mesaj çekti. Son yıllarda salgındı depremdi derken dostluk ilişkilerinin zayıfladığını gözlemledim. Fatih Kitabevi başından beri bu dostukları pekiştirmeyi, insanların uğrak yeri haline gelmeyi en iyi şekilde başardı. Biz insanı esas alan, dostların, arkadaşların buluşabildiği bir alan açtık. Ankara’daki yer binayla ilgili teknik sorunlar yaşansa da hizmet vermeye devam ediyor. Onun başımda oğlum duruyor, ben her iki tarafta da olacağım” ifadelerini kullandı.
KİTAP ALMAYA GELİR YAZARIYLA SOHBET EDER
Kitabevinin ruh ve can veren bir yer olduğunu dile getiren Yurdakul, “Kitabevini aydın ve entelektüellerin, kısacası derdi olanların bir araya geldiği bir mekâna dönüştürdük.
Bir genç diyelim, kitap almaya diye gelir, kitabı okur, yazarıyla sohbet eder, her türlü ruhunu besleyecek ortamı bu mekânda bulur. İstanbul’daki yazar arkadaşlarımız gelip burada okurlarıyla buluşmak için heyecanlı. Alt katta 25-30 kişilik bir mekân da hazırlıyoruz. İnsana dokunacak faaliyetler yapacağız. Eski kitabevi ruhu bizde hiç kaybolmadı, İstanbul’a da bunu taşıdık” dedi.
HER ŞEYE RAĞMEN BURADAYIZ
Yazdıkları ve yaşadıklarıyla hayata anlam katan insanları fiziken olmasa da ruhen bu mekânda yaşatacaklarını dile getiren Yurdakul, günümüz kitapçılığını şu ifadelerle yorumladı: “Kitapçılığın teknolojik gelişmeler, internet satışları, zaman ve mekân zorluğu sebepleriyle öldüğünü söylerler hep. Ben buna katılmıyorum. Bizim anladığımız ve bizim yapmaya çalıştığımız kitapçılığın önündeki engeller bunlar değil. Herkese ve her şeye rağmen biz bu işi yürütüyoruz. İnsanla temastayız. İnternet insanı aradan çıkarıyor. Az önce annesiyle birlikte küçük bir kızımız geldi, onunla muhabbet ettik. İnternet onun neresinde duracak? Meydanda açmamı önerenler de oldu, ama gereksiz kalabalık da istemiyorum. Ankara’da bunu yaşıyoruz. Bulundukları yerin kitapçı olduğunun farkında bile olmadan fotoğraf çekilmeye geliyorlar. En sonunda fotoğraf çekmeyi yasakladım. Buraya gerçekten kitabı ve o ruhu yaşamak isteyenler gelsin istiyorum.”
Giresun’da Uluslararası Islık Dili Zirvesi düzenlenecek
