Mustafa Ünal - Gül, Ankara'ya neden geldi?
Saray'daki buluşma öne çıktı ama asıl amaç o değildi. Gül, Bülent Arınç ve arkadaşlarıyla dertleşmeyi arzuluyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşmek için Ankara'ya kadar gelmesine gerek yok. Pekala İstanbul'da buluşabilirlerdi. Erdoğan neredeyse haftanın yarısını İstanbul'da geçiriyor.
Erdoğan - Gül zirvesine çok özel anlamlar ve misyonlar yüklenmesi doğru değil. Talep Saray'dan... Gül, Ankara programlanmışken Erdoğan'la da bir araya geldi. İç içe geçmiş görüntüsü olsa da iki buluşmayı birbirinden ayırmak lazım. Arınç ve arkadaşları konuşulmadı mı? Mümkün mü konuşulmaması.
3 saatlik zirve. Her konunun ele alındığını tahmin etmek zor değil. Özellikle de dış politika. Ve başta Suriye. Bu bağlamda ABD ile gerilen ilişkiler. AKP'nin dış politika tezleri çöktü. Türkiye sürekli mevzi kaybetmekte. İç politikada da ciddi sorunlar var. Kutuplaşma had safhada, toplum huzursuz, hukuksuzluklar zirve yaptı.
Ankara içine kapandı. AK Parti'nin hedefi bu değildi. Aksine çağdaş dünyayla entegre olmaktı. Türkiye 3. dünya ülkelerine benzedi. Algı ve imajı ağır darbe aldı. Ve giderek kötüleşmekte. Bu manzaradan Gül'ün rahatsız olduğunu bilmeyen var mı? Erdoğan'a ‘Ülke kötü gidiyor' dememesi mümkün mü?
‘Suriye politikası çok riskli' diye uyarmaması düşünülebilir mi? Bülent Arınç'tan ‘O zat' diye bahsetmesinin rahatsızlık duyduğunu aktarmaması olası mı?
Paralelle mücadelenin ne denli yanlışlıklar doğurduğunu en iyi bilenlerden biri Gül. Eski TÜBİTAK Başkanı Yücel Altunbaşak, Gül'ün yurtdışından getirterek bürokrasiye kazandırdığı parlak bir isimdi. Cadı avının kurbanı oldu. Gözaltına alındı, yurtdışına çıkış yasağı kondu. Görevinden uzaklaştırıldı. Bu kamuoyunun bildiği örnek.
İpek ailesinin maruz kaldığı muamelenin hukukta yeri var mı? Vicdanlara dokunmaması mümkün mü? Gül aileyi çok yakından tanır. Melek İpek ile Hayrünnisa Gül'ün dostluğu dillere destan. Kayseri ve bürokrasideki cadı avı operasyonlarında kim bilir kaç yakından tanıdığı, bildiği kişiler zarar gördü. En az üçünü beşini ben biliyorum.
Gül'ün, Erdoğan'la görüşmesinde gidişattan duyduğu endişeyi aktarmamış olması düşünülemez. Hayatın doğasına aykırı. Bülent Arınç'ın, Hüseyin Çelik'in dile getirdiği rahatsızlıklar Gül'ün de rahatsızlığı. Meseleyi AK Parti içindeki sıkıntılarla sınırlı görmek gerçeği yansıtmaz.
Gül'ün arabulucu rolüne soyunduğunu söylemek siyasetten, AK Parti'den kısaca Ankara'dan bihaber olmak demek. ‘Kardeşlerin buluşması' gibi güzellemeler de sadece temenni... ‘Kardeşlik hukuku' ve ‘kadim arkadaşlık' geride kaldı. Gül, Çankaya sonrası aktif siyasete dönmek istiyordu. Açıkça söyledi de. Ancak bilerek ve isteyerek uzak tutuldu. AK Parti ile arasındaki bağ koparıldı. Ne kongre, ne de seçim süreçlerinde oyuna dahil edildi.
Buluşmanın adını doğru koymak lazım. Gül'ün, Erdoğan'a AK Parti'den ziyade Türkiye ile ilgili rahatsızlıklarını, endişelerini aktardığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Sonuç mu? Cevap ortada. Erdoğan'ın Suriye politikasında bir değişiklik oldu mu? Hayır. Görüşmeden sonra, önce muhtarlara konuştu, ardından iş dünyasına. Üslup ve içerik aynı. Durduğu yerde milim kıpırdama yok. Gül'le konuşmadan önce Suriye konusunda neredeydiyse yine aynı yerde. Diğer meselelerde zaman gösterecek.
Gül, Saray'dan sonra Ankara asıl geliş amacı olan Arınç ve arkadaşlarıyla buluştu. Oturdular, konuştular, dertleştiler... Hasret giderdiler. Geçmişi yâd ettiler, gelecekten endişesini paylaştılar. AK Parti'nin serencamını, nerelerde yanlış yapıldığını kısaca AKP'ye dönüşmesini tartıştılar. Özel kulis bilgisi olarak söylemiyorum. Kimin ne düşündüğü ve nerede durduğunu biliyorum.
Arınç ve arkadaşlarının çıkışı bir parti için isyan hareketi değil, yanlış politikalara itirazları var. Gül'ün düşüncesi de aynı. Saray'daki zirve yanıltmasın. Gül, Ankara'ya ‘Arınç ve arkadaşlarına destek' için geldi.