İki yıl sonra dinleyecek şarkı bulamayacağız
Fettah Can, pop müziğin en üretken bestecilerinden ve en sevilen yorumcularından biri. Son albümü En Çok Sen Sen Aşksın isimli yeni albümünü müzikseverlerle buluşturan sanatçı, yaptığı müziğin hesapsız olduğunu söylüyor. Şarkı yazarken daha çok dışarıdan ve ülkenin aurasından beslendiğini söyleyen müzisyen, pop müziğin günümüzdeki durumundan oldukça şikayetçi.
Genelde müzisyenlerin tekli tercih ettiği bir dönemde En Çok Sen Aşksın isimli yeni bir albümle çıkageldiniz. Siz de albüm seven nesildensiniz galiba?
İlle de albüm olsun diye direttiğim bir durum yok. Çünkü benim albüm yapmam iki yılı bulabiliyor. Bu da öyle oldu zaten. Albüm çıkana kadar dinleyiciyi de bekletmemek adına önce Delirme'yi yayınladık. Sonra Yalan Bu Dünya çıktı. Şimdi bu iki şarkının da içinde olduğu on şarkılık bir albüm var. Albüm yapmak benim için daha keyifli bir durum. Sahnede kendi şarkılarını okuyan bir müzisyen olarak bana daha çok alan oluşturuyor. Gerçi repertuvar problemim yok. Bugüne kadar 300'e yakın şarkım yayınlandı. Ama hepsi bana göre şarkılar değil. Birçok dinleyicinin başka seslerden duyduğu bazı şarkılar var, onları ben söyleyemiyorum. Ben bana yakışan ve benim söyleyebileceğim şarkıları repertuvarıma alıyorum.
Bu albümde çok titiz çalışmışsınız. Sağlam altyapılar var. Yine bütün enstrümanlar canlı çalınmış. Çokları gibi neden daha basit olan elektronik altyapıları tercih etmediniz?
Benim çok fazla yüksek tempolu şarkılarım yok. Yani kulüp tarzında yok. O tarz müzikleri DJ arkadaşlara bırakıyorum, onların alanları. Yapamaz değilim, aslında benim için daha kolay olur. Ben işin zor tarafını tercih ediyorum. Çünkü şarkılara müzisyenlerin ruhunun değmesini seviyorum. Kayıttan önce herkese çalacağı partileri yazıyorum. Ama stüdyoya girince müzisyen arkadaşlar farklı şeyler denemeyi teklif ederse ben o katkıları da şarkıya koyuyorum. Onların da ruhu değdiğinde dinleyiciye daha samimi şarkılar gidiyor.
Bu şarkı tutar mı tutmaz mı cinsinden işin ticari tarafı sizin için geri planda kalıyor o zaman…
Kesinlikle. Hiç öyle bir kaygım olmadı. Yıllarca başkalarına besteler yaptım. Hemen patlasın şarkıcı çok sevilsin diye. Ama şimdi bu işi kendim için yapıyorum ve sahnede kendi söylemek istediğim şarkıları, ruhu samimiyeti olan şarkılar olsun diye çalışıyorum. Dört albümümde de bunu yaptım. Gerçekten bu şarkıyı sahnede söylemek istiyorum dediğim şarkıları dinleyiciyle paylaştım.
Hem kendinize hem de başka müzisyenler için yazdığınız şarkılarda daha çok hangi duygular size ilham veriyor?
Ülkenin aurası ile çok ilgileniyorum. İnsanların o anki psikolojik durumları beni çok etkiliyor. Müzisyenler gündemle genelde ilgisiz gibi görünür ama öyle değilim. Ben her gece yatmadan önce tüm köşe yazarlarını okur öyle uyurum. Sabah nasıl bir güne, nasıl bir auraya uyanacağımı bilerek yatarım. Bunu bilerek uyanmak isterim. Bunun dışında hayattan besleniyorum. Bir çocuğun gözyaşları da beni etkiler, bir yaşlı da beni etkileyebilir. İlla aşk olması gerekmiyor. Ben onu bir fanusun içine koyup istediğim forma getirebilirim. Daha çok dışarıdan besleniyorum.
Yeni albümünüzün adı En Çok Sen Aşksın. Söylemesi bile zor. Şarkılarınızda da bu türden kelime oyunları var. Bunu yapmayı seviyorsunuz galiba?
Eskiden daha kısa, hatta tek kelimelik şarkı isimlerini tercih ediyordum. Yapımcımız Ahmet Çelenk abi ile bu durumu kırdık aslında. Bir de şarkı yaparken adı şu olsun bu olsun diye hesap yapmıyorum. Ben hesapsız bir müzik yapıyorum. Öbür türlü olsa neler yaparım. Bir günde insanları delirtirim. Bir şeyin öncelikle benim içime sinmesi gerekir.
İnsanlar sizi görmeden önce çok büyük şarkılar yazdınız. Yani şarkılarınız sizden daha fazla tanınıyordu…
İnanır mısınız hala bu durumu yaşıyoruz. Yok artık bu da mı Fettah Can'ın diyorlar hala. Böyle şeyler sürekli başıma geliyor. Bir de ben şu an çok şanslıyım. Çok uzun yıllar şarkı yazdım. Ama eşim Cansu da çok güzel şarkılar yazıyor. Onun için Kayahan'ın dişisi diyebilirim. Çok güzel şarkılar yazıyor. Bu albümde de beş şarkısı var. Biraz kaytarıyor gibi duruyorum ama sırtımı sağlam bir yere yasladım. Ben eskisi gibi her gün şarkı yazmıyorum artık. Çünkü bir dönem çok yoruldum. Günde iki-üç şarkı yazdığım oldu. Bir dönemde de iki yıl hiç şarkı yazmadım. Ama şarkı geldiğinde de dur denmiyor.
Bu albümde yine tanıdık Fettah Can şarkıları olmakla birlikte farklı denemeler de var.
Evet bunu yapmayı seviyorum. Mesela Flamenko şarkı var, çok sevileceğini tahmin ediyorum. Merhaba da öyle. Onun çok uzun yıllar sevileceğini düşünüyorum.
Bugüne kadar birçok isme şarkı verdiniz. Kıskandığınız, keşke ben söyleseydim dediğiniz bir şarkı var mı?
Hiç öyle bir kıskançlığım olmadı. Hala da yok. Mesela Murat Boz'un son albümünde Direniyorsun diye bir şarkı var. O normalde benim albümümde olacaktı. Can Havli de öyle. Murat'la geçenlerde karşılaştık ve hala albümünde eksik olduğunu söyledi. Eşim Cansu ile konuştuk ve verelim dedik.
İşin mutfağından sahne kısmına geçmek için neden bu kadar beklediniz?
Kendimi hazır hissetmedim. Herkes bana yapmam gerektiğini söylüyordu. Aslında küçük küçük yerlerde sahne alıyordum ve fanlarım da vardı. Altı-yedi saat program yaptığım da oldu. Aslında çok güzel şeyler de paylaştık. Zamana bıraktık. Zamanı geldi. Önemli fırsatların Yaratan tarafından hazırlandığını biliyorum. Her şey olacağı zaman oluyor.
Aslında tutmuş bir yol varken yeni şeyler denemek biraz risktir. Sanırım riske girmeyi seviyorsunuz?
Bu aynılıktan bu tekdüzelikten çıkmak için bir şeyler yapmamız lazım. Birilerinin bir şeyler yapması gerek. Geçenlerde Aykut Gürel de böyle düşündüğünü söyledi. Ben de onun söylediklerine katılıyorum. Eğer böyle giderse iki sene sonra okumak için de söylemek için de şarkı bulamayacağız.
Sırat köprüsünde kaç kişi ile hesaplaşacağız? Sanki son beş yıldır aynı şarkıları dinliyor gibiyiz değil mi?
Beş şarkıyı dinlediğinizde hangisi hangisinin nakaratıydı, hangisi introsuydu bulmakta zorlanıyoruz. Böyle bir şey olmamalı. Şarkı bir hatıradır. Bugün size çağrıştırdığını on yıl sonra da çağrıştırmalı. İyi şarkı böyle olmalı. Bu tekdüzelikten mutlaka çıkmalıyız. Bunun iki sebebi var. Birincisi yapımcılar işin kolayına kaçıyor. O tarz işlerin popüler olması onları herkesten böyle şarkı beklentisine sokuyor. Şarkı yazarı da yeni bir şey denemek yerine bekleneni verip köşeme çekileyim diyor. Aranjman yapan arkadaşlar için de iş kolaylaşıyor o zaman. Birkaç şey değiştirip devam ediyorlar. Çok sağlıklı değil bu durum. Ben mesela Yunanistan'a şarkı vermeye başladığım günden beri sık sık oraya gidip müzisyenleri dinliyorum. Yeni bir şey üretmekten korkmadan çok güzel şeyler üretiyorlar. Nüfusları bizden az ama bizden çok fazla şarkıcıları var ve daha fazla telif alıyorlar. Bir de yeni isimlerin önü açılmalı.
Bu telif meselesi de ülkemizde kanayan bir yara zaten.
Evet. Öncelikle bu bir hak. Kul hakkı. Sabahtan akşama kadar çalışan bir işçinin akşam yevmiyesinin bir kısmını almak gibi bir hak. Bunun öyle görülmesi gerek. Biz müzisyenler sahne dışında para kazanacak alanları bulamıyoruz. Sadece beste yapan üreten arkadaşların ayakta kalma ihtimalleri yok. Bu bir kul hakkı ve haram yeniyor. Allah gecinden versin bir gün öldüğümde ben bu insanlara hakkımı helal etmediğimde sırat köprüsünde kaç kişi ile hasaplaşacağız? Kaç bin kişi helallik bekleyecek benden.
Ülkede kötü bir şey olduğunda da fatura ilk olarak müziğe kesiliyor…
Maalesef. İnsanlar televizyondaki saçma sapan programları izleyip yorumlar yapıyorlar. Biz konsere çıkıyoruz, vatan haini ilan ediliyoruz. Bu hoş değil. Onu yazan arkadaş sabah işe giderken yine müzik dinliyor ve normal hayatına devam ediyor. Bu, ikiyüzlülük. Bundan kurtulmamız gerek. Bu işten ekmek yiyen binlerce insan var. Bu insanlar aç mı kalsın? Evine ekmek götürmesin mi?
Bunda müziğin sadece bir eğlence aracı olarak görülmesinin büyük payı var galiba..
Müziği tamamen bir eğlence aracı olarak görmek bize büyük haksızlık. Müzik çok değerli bir şey. Yaratan'ın insana verdiği en büyük motivasyon kaynaklarından biri. Müziğin şifa olduğuna inanıyorum. İnsanların müziği sadece bir eğlence aracı olarak görmeleri çok sağlıksız ve yanlış. Bir-iki hafta müziğin insanların kulaklarından alınmasını çok isterdim. O zaman toplumun nereye gideceğini daha iyi görürdük.
Bir de müziğin birleştirici bir gücü var. Bunu da ıskalıyoruz sanırım…
Evrensel tek dil müzik. En büyük tedavi ve en büyük şifadır müzik. Asla yan yana gelmeyecek insanları aynı frekansta buluşturuyoruz. Ben dünyanın bir frekansı olduğuna inanıyorum. Bir şarkı adamın tüylerini kaldırıyorsa insanları aynı frekansta buluşturuyoruz demektir.
Dünyadaki en sıradan adamlardan biriyim
Şöhret olduktan sonra hayatınızda bir şeyler değişti mi?
Bana göre hiçbir şey değişmedi. Etraftan da öyle reaksiyonlar almıyorum. Dünyadaki en sıradan adamlardan biriyim. Beni aslında en iyi mahalle arkadaşlarım anlatır. Geçen hafta mahalle takımının maçına gittim ve orada amigoluk yaptım. Ben öyle bir adamım. Beni metrobüste de otobüste de görebilirsiniz. Ben yaşamayı seviyorum. Hayata değmeyi seviyorum.
Çok duygusal şarkılar yazıyorsunuz. Nasıl bir karaktere sahipsiniz?
Genelde dingin bir adamım. Tahammül edemediğim birçok şey oluyor ama genelde el frenim elimde gezerim. Bir kontrol mekanizmam var.
Eşinizle birlikte şarkı üretmek nasıl bir duygu?
Ben Kayahan abiyi çok severim. Hakkı ödenmez. Cansu'yu Kayahan'ın dişisi olarak görüyorum. Cansu çok özel bir kalem. Çok güzel melodiler buluyor. Çok kısa zamanda inanılmaz bir şarkı rakamına ulaştı. Enteresan bir cevheri var. O benim en büyük şansım.
Evli olmak hayatınızda neleri değiştirdi?
Her şey daha derli toplu gidiyor. Allah'tan isterim ki herkes bizim kadar mutlu olsun.
Bugüne kadar yapmak isteyip de yapamadığınız bir şey var mı?
Çok şükür hiçbir şey yok. Bunu söyleyebilecek nadir insanlardan biriyim. Ama dünyanın başka bir yerlerinde başka insanlarla bir şeyler yapmaya devam etmek istiyorum. En büyük hayalim ise çocuk sahibi olabilmek. İnşallah o da nasip olur.
Ülkenin aurasının sizi çok etkilediğini söylediniz. Ülkenin içinde bulunduğu durum sizi üzüyor mu?
Yaratan'ın terazisi herkese eşit. Herkes sağlam ve düzgün bir terazi ile dünyaya geliyor. Bu teraziyi biz bozuyoruz. Bunun bozulduğunu görünce canım sıkılıyor. Dengesizliklere kızıyorum. Bu ülkede çok daha iyi şeylerin olabilecekken olmadığını görünce de üzülüyorum. Bu umutsuzluklar, kırgınlıklar, insanların birbirine olan düşmanlıkları da aşılır. Burada önemli olan bu süreci kırmadan geçirmeliyiz. Dünyada bu kadar güzel başka bir ülke yok.