Tayyip Erdoğan, fiyakalı ve lider duruşlu bir öğrenciydi
Mehmet Yahya Kutluoğlu, 1951'de açılan ilk imam hatip okulunun ilk öğrencilerinden. Uzun yıllar pek çok görevde bulunan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın öğretmenliğini de yapan Kutluoğlu ile imam-hatip okullarının dününü bugününü, o günkü siyasi ortamı konuştuk.
Demokrat Parti'nin iktidara
gelmesiyle Türkiye'de açılan
ilk imam-hatip okuluna ilk
kayıt yaptıranlardan biri, 133
No'lu öğrenci Mehmet Yahya Kutluoğlu'ydu.
‘133 Yahya' oradan mezun oldu ve
imam-hatip lisesi öğretmeni olarak göreve
başladı. Birçok öğrenci yetiştirdi; onlardan
biri, 1965-1966 yıllarında hocalığını yaptığı
Recep Tayyip Erdoğan'dı. ‘Başbakanın ve
cumhurbaşkanının hocası' olmak gibi bir
ayrıcalığın saadetini yaşayan 88 yaşındaki
Kutluoğlu'yla, imam-hatip okullarını, öğrencilerini,
o günkü siyasi ortamı ve diğer
şeyleri konuştuk.
İmam hatip okulları ve ilk ilahiyat fakültesi
açılması süreci nasıl gelişti?
İstanbul İmam Hatip Okulu 1951'de açıldı.
Ben ilk öğrencilerdenim, numaram 133.
1958'de mezun olduk. Mezun olduğumuz
sene Başbakan Adnan Menderes beyanat
verdi, ‘İmam hatip okullarımız bu sene mezun
veriyor, önümüzdeki öğretim senesinde
üniversiteye gidecekler' diye. Daha sonra
yüksek tahsil yolunu milli eğitim bakanının
açmadığını söyledi.
Niçin açmıyor?
Dönemin Milli Eğitim Bakanı Celal Yardımcı
bir imam hatip okuluna gitmiş, kapının
arkasında bir portakal kabuğu görmüş ve
‘Böyle talebeye yüksek tahsil gerekmez.' demiş.
Cumhurbaşkanı Celal Bayar imam hatip
okulunun gelişmesine olumlu bakmazdı.
‘Bu okulları Tevfik İleri açtı, gidelim onunla
görüşelim.' dedik. ‘Derdinizi biliyorum
çocuklar ama bir atasözü vardır; lokmayı aslanın
ağzından aldık derler ya, biz lokmayı
aslanın midesinden aldık.' dedi.
BAYAR, İLAHİYAT FAKÜLTESİ
AÇILMASINI NASIL SABOTE ETTİ?
Celal Bayar imam hatip okullarına neden
karşıydı?
İstanbul'da ‘İmam Hatip Okulları Mezunları
Cemiyeti'ni kurduk. Başkanı olarak,
ilahiyat fakültesinin açılması için çalışmalar
yapıyoruz. 18 milletvekili ile beraber Başbakan'ı
ziyarete gittik. Makamında bekliyoruz,
Celal Yardımcı oradaydı. Yardımcı, Menderes'le
görüştükten sonra, biz görüşmede
bulunduk. Kısa bir zaman sonra Cumhurbaşkanı
Bayar çıktı geldi. Cumhurbaşkanı
Bursa'ya gidecek, Menderes'i almaya geldi.
Meğer Celal Yardımcı, Celal Bayar'a gidip,
‘Aman yetiş' demiş. Cumhurbaşkanı geldi,
‘Hadi yürü gidiyoruz' dedi Başbakan'a. Aldı
ve gitti. Bayar yüksek tahsil yolumuzun
açılmasını engellemeye gelmişti. Normal
şartlarda cumhurbaşkanı havaalanına gider,
başbakanla orada buluşurlar. Bu olay birçok
öğrencinin önünü kapamıştır. Ertesi sene
eski Mili Eğitim Bakanı Tevfik İleri vekâleten
göreve geldi ve ilahiyat fakültesini
açtı. Tevfik İleri ağabeyimdir ve biz onun
evlatlarıyız. İlahiyat fakültesini bitirdim,
arkasından Beyoğlu merkez vaizi oldum.
İmam hatip okullarına neden önyargı ile
bakılırdı?
Çevre baskısı vardı. Ayrıca, ‘Cenaze imamı
mı olacak?' denirdi. İnsanlar çocuklarını
imam hatip okuluna yönlendirmeye korkuyordu.
Ama gelinen noktada görüyoruz
ki Türkiye'yi yönetenlerin yarısı imam hatip
nesli ve devletin en önemli kademelerinde
görev yapıyorlar. Bilhassa İstanbul İmam
Hatip Okulu çok önemli kişiler yetiştirdi.
Tabii bazı çevrelerin işine yaramıyor. Uzun
yıllar gazeteler aleyhte neşriyat yaptı. Zihniyet
olarak İslam'ı benimsemeyen kişiler,
bir türlü bunu kabullenemediler. Hâlâ karşı
kitle vardır. İşte bu karşı kitlenin Cumhurbaşkanımıza,
Başbakanımıza karşı menfi
propagandası bu hissiyattandır.
İMAM HATİP MÜDÜRÜ OKULU BOŞALTMAK İSTEDİ
Okulda yöneticileriniz
nasıldı?
Öğrenci olduğumda imam hatip okulunun
durumu belli değildi. Müdürümüzü
görevden aldılar. Yerine bir edebiyat
hocasını müdür olarak atadılar. Bize dedi ki,
‘Çocuklar fuzuli yere burada zamanınızı öldürmeyin,
bir ortaokula gidin, liseyi bitirin,
oradan kadro verirler, sizi memur yaparlar.'
Türkiye'de 7 yerde açılan okullarda toplam
270 öğrenciydik, onun menfi propagandasıyla
son sınıfa gelinceye kadar 37 kişi
kaldık. Ama görüyorsunuz ki şimdi İstanbul
İmam Hatip Okulu'ndan mezun
doktor, avukat, mühendis, milletvekili
hatta cumhurbaşkanı var.
ERDOĞAN KUMAR OYNAYIP İÇKİ
İÇSEYDİ ONLAR İÇİN MAKBUL ADAM OLURDU
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın
bazı çevrelerce kabullenilmemesi
imam hatip mezunu olmasına
bağlanabilir mi?
Eğer Tayyip Erdoğan dans edip içki
içseydi, kumar oynasaydı onlar için çok
iyi cumhurbaşkanıydı. Modern geçinen
zihniyetler, ülkemizin cumhurbaşkanı
namaz kılıyor diye hazmedemiyorlar.
Türkiye'nin yetiştirdiği en büyük devlet
adamı kesinlikle Tayyip Erdoğan'dır.
Resulullah devrinden beri iman ile küfür
çarpışır. Bunlar uyum sağlayamaz, bir
arada çalışamazlar. Ya sen namaz kılacaksan
ya ben içki içeceğim ki barışalım,
mesele bu.
Yıllarca imam hatip mezunlarına
katsayı uygulandı, bu durumu
nasıl değerlendiriyorsunuz?
Katsayı büyük bir yanlıştı. Ne kanuna, ne
vicdana uyan bir durumdu. Ben Vefa Lisesi'nden
mezun oldum, sen imam hatipten
mezun oldun. İkimiz de lise mezunuyuz.
Üniversite sınavına girdiğimizde bende
katsayı bahis konusu. Bu haksızlığı şimdiki
Cumhurbaşkanımız kaldırdı.
ERBAKAN'IN BİR TEK HİZMETİ YETER
1971 askeri muhtırası sonrası imam hatip
okulları nasıl bir süreçten geçti?
İmam hatip okullarına ilkokuldan öğrenci
almak yasaklanmıştı. Genel seçimden sonra
Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan ile koalisyon
yapmak zorunda kaldı. Merhum Erbakan
bir şart sundu. Bunu ölünceye kadar söylemeyecektim
ama şimdi söylüyorum. Erbakan'ın
şartı şuydu: ‘İmam hatip okulları eski
şekline döndürülecek'. Erbakan'ın bu şartı
bile Türk milletine yeter. İktidara geldiklerinde
Anadolu'da birçok yerde okullar yapılmış
açılmıyor, birçok okul öğrencisizlik yüzünden
kapanıyordu. İmam hatip okulları ilkokuldan
öğrenci almaya başladı, bu 1997'ye kadar 26
sene yürüdü. Arkasından iktidara gelen Mesut
Yılmaz, ilkokuldan imam hatip okuluna
öğrenci alınmasını kanunla yasakladı. İmam
hatip okulları sıfırlanacak, ilahiyat fakülteleri
yok olacak demekti bu. Ve bu yüzdendir ki
bütün Kur'an kursları kapandı. O dönem
başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan sayesinde
o kanun yürürlükten kaldırıldı. Çocuklarımız
rahatlıkla imam hatip okullarına
giriyorlar. Kur'an kursları, ilahiyat fakülteleri
de bu sayede canlandı.
TAYYİP ERDOĞAN'IN ÖĞRENCİLERİN ARASINDA SAYGINLIĞI VARDI
Gelelim öğrenciniz Recep Tayyip Erdoğan'a. Nasıl
bir öğrenciydi?
Son sınıflara ders verdiğimde Sayın Cumhurbaşkanı
öğrencimdi. 1965-1966 yıllarında hocalığını
yaptım. İyi bir öğrenciydi. Temiz ve iyi giyinir,
fiyakalı bir delikanlı, İstanbul beyefendisi idi. Ayrıca
bir şahsiyeti vardı. Öğrenci disiplin kurulu başkanı
idi. Sözü geçer, öğrenciler arasında saygınlığı vardı.
O zamandan belliydi liderlik duruşu.
FETÖ veya paralel yapı. Sizce bunlar neyi amaçlıyor?
Paralel yapının karşı çıktığı adam İslam'ı yaşamak istiyor, hizmet etmek istiyor
ve sen engel oluyorsun ona. Şimdiye kadar kaç tane ihtilal gördük, hangisinden
memnun kaldık? Baştaki kişi bir hizmet veriyorsa millet ondan memnun
ise milletin iradesine karşı çıkmak akıl kârı bir iş değil. Paralel yapı milletin iradesine
karşı çıktı. Milletin seçip oraya gönderdiği bir adamı darbe girişimi ile
aşağı alman hangi kanuna, hangi vicdana, hangi İslam'a sığar? Müslüman'ım
diye geçiniyorlar. Madem senin sözün İslam âleminde geçerli, Müslüman âlemine
yapılan zulümleri lanetlesene. İsrail'in katliamını daha lanetlemiyorlar.
MEHMET YAHYA
KUTLUOĞLU KİMDİR?
10 Ekim 1928 tarihinde Trabzon'un Dernekpazarı
ilçesinin Taşçılar köyünde doğdu.
Babası Trabzon'un tanınmış din bilginlerinden
Mehmet Hanefi'dir. 7 yaşındayken
babasının yanında başladığı hafızlığını 10
yaşında tamamladı. Babasından okuduğu
Arapçadan icazet almadan 1951'de yeni
açılan İstanbul İmam Hatip Okulu'na girdi ve
1958'de mezun oldu. 1960'ta girdiği İstanbul
Yüksek İslam Enstitüsü'nden (sonradan Marmara
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi) 1964'te
mezun oldu. İstanbul Beyoğlu Emin Camii
imam-hatipliği görevinden başlayarak çeşitli
imam hatip okullarında müdürlük görevini
üstlendi. Bakanlar Kurulu kararıyla Belçika'da
din öğretim görevlisi ve İstanbul Müftülüğü
Kur'an Kursları Müdürlüğü görevinde bulundu.
Aralarında İslam'ı yaşamak, Topal Hoca,
Edebiyat Yolcusuna Azık'ın da bulunduğu 7
kitabı var. Kutluoğlu 1958-1967 yılları arasında
Yeni Sabah ve Sabah gazetelerinde makaleler
yazdı. 39 yıl devlet hizmeti gördükten
sonra kendi isteğiyle emekliye ayrıldı. Evli ve
5 çocuk babası olan Kutluoğlu, Arapça, Farsça
ve Fransızca biliyor.