TÜRKİYE İLE BREZİLYA ARASINDAKİ SAVUNMA SANAYİ İŞ BİRLİĞİ ANLAŞMASI: ÇOK KUTUPLU DÜNYADA YENİ STRATEJİK AÇILIMLAR
Giriş
21. yüzyılın ikinci çeyreğine girerken uluslararası ilişkilerde yaşanan kırılmalar, devletlerin dış politika ve güvenlik stratejilerini yeniden tanımlamalarına neden olmaktadır. Çok kutupluluğun güç kazandığı, bölgesel aktörlerin etkisinin arttığı ve geleneksel ittifak yapılarının sınandığı bu dönemde, ülkeler giderek daha fazla esnek, çok yönlü ve karşılıklı yarara dayalı iş birliklerine yönelmektedir. Bu bağlamda, Türkiye ile Brezilya arasında 2022 yılında imzalanan ve 2025 yılında Brezilya Senatosu Genel Kurulu’na sevk edilen savunma sanayii iş birliği anlaşması, bu yeni dış politika paradigmasının somut bir örneğidir.
Anlaşma; sadece iki ülke arasında teknik veya ticari bir iş birliği değil, aynı zamanda küresel güvenlik mimarisinde yer alan geleneksel merkezlerin dışındaki aktörlerin, stratejik kapasite inşasına yönelik yeni bir yönelimini temsil etmektedir. Uzay, havacılık, siber savunma, zırhlı sistemler, füze teknolojileri ve askeri eğitim gibi çok çeşitli alanları kapsayan bu iş birliği, Güney-Güney stratejik ortaklıkları açısından da özel bir örnek teşkil etmektedir.
Türkiye-Brezilya Stratejik İlişkilerinin Evrimi
Türkiye ve Brezilya, farklı kıtalarda konumlanmış, ancak benzer küresel hedeflere sahip iki yükselen güç olarak dikkat çekmektedir. Her iki ülke de 2000’li yıllardan itibaren sadece bölgesel aktör olmayı değil, aynı zamanda küresel karar mekanizmalarında daha etkin rol almayı hedeflemiş ve bu doğrultuda dış politika araçlarını çeşitlendirmiştir.
Brezilya, Latin Amerika’nın en büyük ekonomisi ve savunma bütçesine sahip ülkesi olarak özellikle Güney Amerika kıtasında jeopolitik bir merkez konumundadır. Türkiye ise, NATO üyesi, Avrupa ile Asya arasında köprü konumunda olan, aynı zamanda Afrika, Kafkasya ve Ortadoğu gibi bölgelerde etkinliğini arttıran bir aktördür. Bu iki ülke, farklı coğrafyalarda bulunsalar da, benzer şekilde kendi savunma sanayii kapasitelerini yerelleştirmek ve küresel savunma pazarında söz sahibi olmak istemektedir.
2010’lu yıllarda başlatılan diplomatik açılımlar ve ticari temaslar, 2022 yılında savunma sanayii alanında imzalanan iş birliği anlaşmasıyla stratejik düzeye taşınmıştır. Bu anlaşma, yalnızca askeri değil, ekonomik, teknolojik ve diplomatik yönleriyle de çok katmanlı bir ilişki yapısının zeminini hazırlamaktadır.
Anlaşmanın Kapsamı ve İçeriği
Anlaşmanın temel amacı; savunma ürün ve hizmetlerinin geliştirilmesi, üretilmesi, tedariki, bakımı, teknik ve lojistik destek süreçlerinde iki ülke arasında kurumsal iş birliği mekanizmalarının oluşturulmasıdır. Metin, bu temel hedefin ötesine geçerek aşağıdaki alanları da kapsamına almaktadır:
- Uzay ve havacılık sistemleri geliştirme,
- Zırhlı kara platformlarının tasarımı ve üretimi,
- İnsansız hava ve kara araçları,
- Füze sistemleri ve mühimmat üretimi,
- Siber savunma altyapısının geliştirilmesi,
- Silah sistemleri modernizasyonu,
- Askerî personel değişimi ve teknik eğitim programları,
- Ortak AR-GE ve üretim tesisleri kurulması,
- Savunma ürünlerinin üçüncü ülkelere ortak satışı,
- Askerî fuar, sempozyum ve tatbikatlara ortak katılım.
Anlaşmanın en dikkat çekici unsurlarından biri, üçüncü taraflara yapılacak savunma sistemleri satışının da çerçevesini çizmesidir. Bu, Türkiye ve Brezilya’nın savunma sektöründe sadece ikili değil, aynı zamanda küresel rekabete açık bir model geliştirmek istediklerini göstermektedir. Özellikle Latin Amerika ve Afrika ülkeleri, bu iş birliği üzerinden hedef pazarlar olarak değerlendirilebilir.
Ulusal Güvenlik ve Teknoloji Transferi Dengesi
Savunma sanayiine ilişkin uluslararası iş birliklerinde en tartışmalı başlıklardan biri, teknoloji transferi ve fikri mülkiyet haklarıdır. Türkiye ile Brezilya arasındaki bu anlaşma, bu kritik konuyu her proje özelinde yapılacak ikili anlaşmalara havale etmek suretiyle çözmeyi hedeflemektedir. Bu sayede, hem ulusal güvenlik endişeleri gözetilmekte, hem de iş birliği esnekliğini koruyacak bir çerçeve oluşturulmaktadır.
Özellikle Türk savunma sanayiinin son yıllarda geliştirdiği Bayraktar TB2 ve Akıncı gibi İHA sistemleri, Atmaca ve Bora gibi füze platformları, TCG Anadolu gibi amfibi hücum gemileri ile Brezilya’nın halihazırda geliştirdiği KC-390 askeri nakliye uçağı, Guarani zırhlı aracı ve Embraer savunma projeleri, teknoloji paylaşımında karşılıklı değer oluşturabilecek unsurlar arasında yer almaktadır.
Ayrıca, Brezilya’nın yerli nükleer denizaltı geliştirme projesi ve Türkiye’nin milli savaş uçağı KAAN gibi yüksek stratejik değer taşıyan projeleri, gelecekte daha geniş kapsamlı iş birliklerine de zemin oluşturabilir.
Anlaşmanın Ekonomik ve Endüstriyel Yansımaları
Savunma sanayiine ilişkin iş birliklerinin salt askeri değil, aynı zamanda ekonomik ve endüstriyel etkileri büyüktür. Bu anlaşma ile hem Türkiye, hem de Brezilya, yerli üretim kabiliyetlerini arttırmayı, tedarik zincirlerini çeşitlendirmeyi ve istihdam yaratmayı hedeflemektedir.
Ortak üretim modelleri, özellikle Brezilya’nın geniş toprakları ve sanayi altyapısıyla birleştirildiğinde, Latin Amerika pazarına Türk savunma sanayi ürünlerinin daha kolay girmesini sağlayacaktır. Benzer şekilde, Brezilyalı firmalar da Türkiye üzerinden Avrupa, Ortadoğu ve Kuzey Afrika pazarlarına erişim imkânı bulabilecektir. Bu durum, iki ülke için “endüstriyel tamamlayıcılık” ilkesinin pratikteki karşılığıdır.
Askerî ve Diplomatik Güç Projeksiyonu
Bu anlaşma, yalnızca teknik bir savunma sanayii iş birliği değil, aynı zamanda askeri diplomasi araçlarının kullanımına da imkân tanımaktadır. Türkiye’nin son yıllarda yürüttüğü savunma diplomasisi; Katar, Pakistan, Endonezya, Azerbaycan ve Ukrayna gibi ülkelerle yapılan askeri eğitim, ortak üretim ve teknoloji paylaşımı anlaşmalarıyla somutlaşmıştır.
Benzer şekilde, Brezilya da Güney Amerika kıtasında barış gücü operasyonları ve bölgesel savunma iş birliklerinde öncü bir rol üstlenmektedir. Dolayısıyla, Türkiye ve Brezilya’nın bu anlaşma üzerinden kuracağı stratejik bağ, NATO dışı iki ülkenin askeri alanda nasıl iş birliği yapabileceğine dair örnek bir model sunmaktadır.
Bu iş birliği, aynı zamanda Birleşmiş Milletler Barış Gücü operasyonlarında veya Afrika’daki bölgesel güvenlik krizlerinde, iki ülkenin ortak hareket etme potansiyelini de arttıracaktır. Askerî personel değişimi, tatbikatlara ortak katılım ve bilgi paylaşımı gibi unsurlar, bu anlamda uzun vadeli güven inşasının temel taşlarını oluşturacaktır.
Uluslararası Hukuk ve Sürdürülebilirlik Boyutu
Anlaşmanın uluslararası hukuk ilkelerine uygun olarak hazırlanması, özellikle silah sistemlerinin üçüncü ülkelere ihracı konusunda şeffaflık sağlamaktadır. Aynı zamanda anlaşmanın süresi de dikkatle yapılandırılmıştır: İlk beş yıl için yürürlükte kalacak olan anlaşma, herhangi bir tarafça itiraz edilmediği sürece her yıl otomatik olarak yenilenecektir. Bu, hem istikrar, hem de esneklik sağlayan bir modeldir.
Her iki ülkenin ulusal mevzuatına ve uluslararası yükümlülüklerine uygun olarak fikri mülkiyet haklarının korunması, söz konusu projelerin uluslararası alanda meşruiyetini güçlendirecektir.
Sonuç: Yükselen Güçler Arasında Stratejik Dayanışma
Türkiye ile Brezilya arasında savunma sanayii iş birliği, sadece iki ülkenin teknik kapasitesini arttırmaya yönelik bir adım değil; aynı zamanda dünya genelinde yükselen bölgesel güçlerin kendi aralarında kurduğu çok yönlü stratejik dayanışmanın da bir göstergesidir. Bu iş birliği, jeopolitik çeşitlenme, savunma sanayii yerelleşmesi, teknoloji paylaşımı ve güvenlik diplomasisi gibi çok katmanlı faydalar üretmektedir.
Anlaşmanın Brezilya Senatosu Genel Kurulu’nda onaylanması, bu ortaklığın kurumsallaşması yönünde atılacak en kritik adımdır. Bu gelişme, sadece Türkiye ve Brezilya’nın değil, tüm küresel güneyin kendi güvenlik ve teknoloji vizyonunu oluşturma çabasına somut bir katkı sunacaktır.
Kapak fotoğrafı: https://www.haberayrinti.com/turkiye-ve-brezilya-savunma-sanayi-mutabakati-imzalandi/25687/
Oğuzhan MANİOĞLU