'AKP, gazetecilerin nefes borusunu sıkıyor'
CHP'nin gazeteci kökenli milletvekillerinden Barış Yarkadaş, tek başına iktidarı kaybeden AKP hükümeti ve Saray'ın özgür basın üzerinde kurduğu baskıyı ‘medya terörü' olarak görüyor.
Yarkadaş, 7 televizyon kanalının, iktidar partisinin tabanının yanı sıra toplumun değişik kesimlerine ulaştığı için susturulmaya çalışıldığını ifade ederken, Today's Zaman Genel Yayın Yönetmeni Bülent Keneş'in, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı eleştiren bir tweet'ini takipçileriyle paylaşmasını suç sayan hakimin, anamuhalefet partisinin siyaset yapmasına da engel olmaya çalıştığını vurguluyor. Hürriyet yazarı Ahmet Hakan'a saldıranların serbest bırakılmasının ise tam bir ‘hukuk rezaleti' olduğunu söylüyor. Yarkadaş, “AKP, gazetecileri tutuklayan, onların nefes borularını sıkan, halkın haber alma hakkını engelleyen bir iktidar olarak tarihe geçmiştir.” diyor. Zaman'a konuşan CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş'ın açıklamaları özetle şöyle:
O hakim, anamuhalefetin siyaset yapmasını engellemeye çalışmıştır: “Bülent Keneş'in attığı tweet'lerden biri CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Erdoğan'a yönelik eleştirisidir. Bunu retweet yapmış ve takipçileriyle paylaşmıştır. Tutuklama kararını veren hâkim, anamuhalefet partisinin siyaset yapmasına da engel olmaya çalışmıştır. Bu anayasal bir suçtur ve anayasal bir darbe yapmaya çalışmaktır. Bunların hepsinin hesabını soracağız. Bülent Keneş'in tutuklanması tam bir hukuksuzluktur. Tutuklanması kadar serbest bırakılması da kamuoyunun yakın takibindedir. AKP, gazetecileri tutuklayan, onların nefes borularını sıkan, halkın haber alma hakkını engelleyen bir iktidar olarak tarihe geçmiştir.”
Medya üzerinde terör estiriliyor: “O kadar etkisiz ve çaresizler ki, 7 televizyon kanalını kendi tabanlarına hitap ediyor, toplumun değişik kesimlerine ulaşıyor diye susturmaya çalışmışlardır. Bu, tam anlamıyla medya terörüdür. Bu medya terörünün başında kimin olduğu, kararları kimin verdiği çok açıktır. Kaçak sarayda oturan zat duymak istediği sesten başka hiçbir şey duymamak için bu kanalları kapattırmıştır. Bunun adı Digiturk'ten çıkartma değil, kapattırmadır.”
Ahmet Hakan'a saldıranların serbest kalması hukuk rezaletidir: “Ahmet Hakan'ın dövülmesinin ardından saldırganların bırakılması bir hukuk rezaletidir. Ortada bir suç örgütü vardır ve bizim yasalarımız 3 kişinin bir araya gelip planlı ve organize bir şekilde emir-talimat doğrultusunda yaptıkları bir eylemi organize suç kavramına sokar. Burada 3 kişi değil, 7 kişi vardır. Telefon görüşmeleri 7 kişinin planlı ve kasıtlı bir şekilde bir araya geldiğini ve Ahmet Hakan'ı dövmeye belki de öldürmeye çalıştıklarını göstermiştir. Bir kişi tutuklanmıştır, o da kamuoyunda tepkileri dindirmeye yöneliktir. Örgütlü suç, basit bir suç haline dönüştürülmüştür. Bunu dönüştürenler Ahmet Hakan'a atılan yumrukların ortaklarıdır.”
Cumhurbaşkanı'na hakaret maddesi AİHS'ye aykırı: “Bülent Keneş'e yönelik tutuklama her anlamda hukuk dışıdır. Keneş'in yargılandığı TCK 299. madde tutuklamayı istisnai olarak öngörür. Bu madde ertelemeli suçlar kapsamına giren bir maddedir. Yani siz Cumhurbaşkanı'na hakaret etseniz bile tutuklamanız öngörülmez, ilk cezayı aldığınızda bu ceza ertelenir ve aynı suçu bir daha işlediğiniz takdirde yürürlüğe girer. Keneş'in tutuklanması TCK 299'a aykırıdır. Ayrıca bu maddenin mutlaka yürürlükten kaldırılması gerekir. Bununla ilgili biz kanun teklifi de verdik. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, devlet yöneticilerinin yurttaşlardan daha farklı bir şekilde yargılanamayacağını ve farklı bir koruma zırhına sahip olamayacağını söylüyor. Devlet vatandaşını korumakla yükümlüyken devlet yöneticilerini koruyup vatandaşı mağdur eder bir hale dönüşmüştür.”
Ankara katliamı göz göre göre geldi
AKP, IŞİD ve benzeri terör örgütlerini alternatif bir ordu olarak kullanmak istedi. Gerektiğinde kimi zaman Kürtleri dövdürebileceği, kimi zaman Alevilerin üzerine salabileceği bir yapı olarak gördü ve bu yüzden IŞİD'in örgütlenmesinin önü açıldı. Ankara katliamı da göz göre göre geldi. Suruç katliamından sonra tek bir kişinin bile yakalanmamış olması, oraya bomba koyanların bağlantılarının açığa çıkarılmamış olması IŞİD'e göz yummaktır. Burada istihbarat teşkilatının zafiyetinden daha çok teşkilatın elinin kolunun bağlı olması söz konusudur. Teşkilat eğer 3 bombacıyı yakalayamıyorsa zaten o koltuklarda oturmasınlar.
Gizlilik kararı tam anlamıyla karartma
Ankara katliamından sora alınan gizlilik kararı tam bir karartmaya dönüşmüştür. Gizlilik kararı savcıyı ilgilendiren, polisi ilgilendiren bir meseledir. Savcı eğer delillere ulaşırsa, soruşturma bitene kadar kimseyle paylaşmaz. Paylaşmak zorunda da değildir. Ama toplumun bu konuyla ilgili konuşmasını ve orada katledilen insanların konuşulmasını engelleyemezsiniz. Bunun adı tam anlamıyla karartmadır. AKP iktidarı karartarak gerçeklerin gün yüzüne çıkmasını engellemeye çalışıyor. Nedir bu korkunun sebebi? Toplumun katliamın sebeplerini, sonuçlarını, yaptıranları konuşmasından neden çekiniyor? Karartma yapılarak bu katliam unutturulmaya çalışılıyor. Mahkemenin verdiği karar, Anayasa'yı ayakları altına alan bir karar.”