Ahmet Çakır - Güle güle futbolcudan yönetmen
Türk sinemasına yönetmenlik başta olmak üzere yapımcılık, senaristlik ve oyunculukla birlikte aklınıza gelebilecek her alanda hizmet etmiş olan Memduh Ün'ü yitirdik.
Asırlık çınar, uzun süredir ne yazık ki kazanılması olanaksız görülen bir mücadelenin içindeydi. 95 yaşındaki bu değerli insanı yoğun bakımda hayata döndürmek mümkün olamadı, olamazdı. Hayattaki en büyük üzüntülerimden biri Memduh Ağabey'le çok geç tanışmış olmaktır. 2012'de yayınlanan Futbolcudan Yönetmen adlı kitabı bile elime epeyce gecikmeli olarak ulaştı. Kuşe kâğıda basını 640 sayfalık kitabı, bir yandan da ağırlık çalışırcasına gayret ve keyifle okudum. Sonra da Bodrum'da ziyaretine gittim. Yaptığım röportaj, cumartesi ekimizde geniş biçimde yayınlanmıştı (Zaman, Cumartesi eki, 20 Eylül 2014).
Sonrasında sık sık telefonla görüşürdük. Son olarak Galatasaray'ın Balıkesirspor'a deplasmanda 2-0 yenildiği maçı Torba'daki evinde birlikte izlemiştik. Çok geçmeden hastaneye kaldırıldı, hayatla bağı da Fatma Hanım (Girik) aracılığıyla sürdürülebilir hale geldi.
Memduh Ağabey'le en azından son 20 yıl birbirimize çok yakın ortamlarda top peşinde koşar durumdaydık. O, tam 72 yaşına kadar oynamıştı. Futbolculuğu da öylesine amatör bir heves değil, 1940-41 sezonunda Beşiktaş'ta oynayacak düzeydeydi. O, Levent Karakolu'nun hemen yanındaki halı sahada top peşinde koşarken ben de TSYD'nin beton zeminli sahasında hemen her gün maç yapıyordum. Fiziki koşullar açısından birbirimize bu kadar yakınken tanışmanın kısmet olmayışı benim için talihsizlikti.
Arabasının bagajında her zaman bir futbol topu ve oynayacak malzeme bulundurduğunu söylemişti. Setlerde bazı arızalar çıkıp film çekimine ara verme zorunluluğu doğduğunda birkaç dakikalık öfkenin ardından hemen mahalle maçı düzenine geçiliyordu.
Kitabının adı, sinema dünyasında ilk zamanlar kabul edilmek istenmeyişine bir tepki gibiydi. ‘Futbolcudan da yönetmen mi olurmuş!' gibisinden birtakım engellemelerle karşılaşmış ama hepsini aşarak sinemamızın en önemli isimlerinden biri haline gelmeyi başarmıştı. İmza attığı sayısız film, kendisine yurtiçinden ve dışından önemli ödüller getirmişti.
Neresinden bakılırsa bakılsın destansı bir yaşamı vardı. Mesleğinin yanında günlük hayatla ilgili olarak da büyük mücadeleler vermek zorunda kalmıştı. Fatma Girik'le uzun yıllardır süren bağı da film yapılması gerekecek ayrı bir öyküydü. Girik de hayat arkadaşının son nefesine kadar büyük bir özveriyle onun için çırpındı.
Güle güle futbolcudan yönetmen. Nurlar içinde yat… Milyonlarca insanın imreneceği kadar güzel bir hayat yaşadın. Hem Baba Hakkı ile birlikte futbol oynamak hem de Üç Arkadaş gibi bir film yapmak şu fani dünyada kaç Allah'ın kuluna nasip olur ki…