Sırrı ve Nilgün Bektaş’tan ülkemiz kültürüne Hacıbektaş’ta hazine - 2
Bektaş çifti, Hacıbektaş’ta bulunan tarihi kerpiç yel değirmenini restore ettirerek kültürel mirasımıza sahip çıktı. Bu önemli restorasyon çalışmasıyla, değirmen yeniden canlanarak bölgenin kültür ve sanat sergilerine ev sahipliği yapmaya başladı. Ayrıca, kurdukları vakıf aracılığıyla bu tür kültürel projelere katkı sağlamaya devam ediyorlar.
Çocuklarımızın doktoru ve herkesin gönlünde taht kurmuş olan Prof. Dr. Sırrı Bektaş ve sevgili eşi Nilgün Hanım’a, bu anlamlı katkılarından dolayı teşekkürlerimizi sunarız. Verdikleri emekler, sadece tıp dünyasında değil, aynı zamanda kültür ve sanat alanında da iz bırakıyor.
Sırrı Bektaş’ın “Anadolu Kadın Kıyafetleri” bağışı üzerine duygu ve düşünceleri
1. Emel Uzman canımızı tanıyanlar, onun kadın hakları, çocuk hakları, insan hakları üzerinde ne denli bilgi, beceri, bilinç sahibi olduğunu iyi bilirler.
Aydınlık dolu düşünceleri, özgürce kadın-çocuk-insan-doğa ve hayvan hakları üzerine çabaları, çağdaş -devrimci -özgür düşünceleri, eylemleri onu sevenler ve tanıyanlar üzerinde derin bir sevgi ve hayranlık uyandırır.
2. Eşim-eşitim Nilgün ve ben de değerli Emel Uzman canımızı tanıyıp güzel çalışmalarını gördükçe kendisini takdir ve sevgiyle izleme şansı bulduk.
3. İnanç önderimiz hünkârımız Hacı Bektaş Veli daha 13. YY da “Kadınlarımızı okutalım” özdeyişini ne güzel söylemiş.
Kadınlarımız bizi var eden, yar eden canlarımız, en değerli varlıklarımızdır.
4. Ne yazık ki kadınlarımızı, kızlarımızı koruyamıyoruz, değerlerini, önemlerini, kıymetlerini bilemiyoruz.
Her gün onlara yapılan saldırılar, canlarına kıymalar çok canımızı yakıyor. Nefret ve isyan duyguları uyandırıyor.
4. Onlara kıyanlara, saldıranlara, haklarını çiğneyenlere karşı en cesur, en içten başkaldıran, her yerde korkusuzca onlar için yürüyen, eylemlerde bulunan bir değerimiz Emel Uzman canımız.
Sağ olsun, var olsun.
NİLGÜN&SIRRI BEKTAŞ MÜZE VE SANAT EVİNE EMEL UZMAN CANIMIZIN “Anadolu Kadın Kıyafetleri “ BAĞIŞI ÜZERİNE:
Evrensel ozanımız Âşık Veysel “KARA TOPRAK” adlı şaheser ezgisinin son dizgileri şöyledir;
“HER KİM Kİ OLURSA BU SIRRA MAZHAR,
DÜNYAYA BIRAKIR ÖLMEZ BİR ESER,
GÜN GELİR VEYSEL’İ BAĞRINA BASAR,
BENİM SADIK YARIM KARA TOPRAKTIR.”
Emel Uzman canımızın yıllarca sevgi ve özenle sakladığı çok değerli “Anadolu Kadın Kıyafetleri “nin müzemize gönülden bağışı, özenle sakladığı kadınlarımızı simgeleyen paha biçilmez giysiler için Nilgün ve ben yürekten teşekkür ediyoruz.
HACIBEKTAŞ TARİHİ KERPİÇ YAELDEĞİRMENİMİZ ÜZERİNE:
1. Toplumların kalkınmasında, ilerlemesinde, çağdaşlaşmasında kültürel değerlerin önemi yadsınamaz.
2. Kültürel değerlerine sahip çıkan, koruyan, destekleyen toplumlarda bilim, sanat, evrensellik, yaratıcılık gelişir.
3. Dünyanın en önemli inanç merkezlerinden biri olan, hepimizin gurur kaynağı olan, adını hünkârımızdan alan Hacıbektaş’ımız ve Hacı Bektaş Veli müzesi gittikçe artan ziyaretçiye sahiptir.
Bu da hepimizi çok sevindirmektedir.
3. İnanç değerlerimiz yanında kültürel ve sanatsal gayretlerin desteklenmesi de önemlidir.
4 . Atatürk ‘ümüzün “TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NIN TEMELİ KÜLTÜRDÜR” sözü çok önemlidir.
Kültürel değerlerimize sahip çıkmamız, korumamız, desteklememiz de bu nedenle önemlidir.
TARİHİ KERPİÇ YELDEĞİRMENİ KÜLTÜREL DEĞERLERİMİZDEN BİRİDİR.
KÜLTÜREL BİR SİMGE OLMUŞTUR.
Dünyanın her yerinden gelen ziyaretçiler ve aldığımız duyumlar bu eserin önemini artırmaktadır.
5. Son doğal afet sırasında ne yazık ki değirmemizin çarkları tamir edilemez şekilde hasar almıştır.
Evladımız gibi gördüğümüz yel değirmeninin bu durumu hepimizde derin acı ve üzüntü yarattı.
Büyük ağaçların bile devrildiği bu afette cana bir şey olmaması tesellimiz oldu.
6. Bilindiği gibi yurdumuzun tek kerpiç yapılı asırlık Yel değirmeni yıkılıp yok olan üzere iken o dönem belediye başkanımız Arif Yoldaş Altıok, Necdet Akpınarlı, Taylan Sümer ‘in girişimleri ve eşim, eşitim Nilgün Bektaş ve benim tam sponsorluğunda değirmemi Anıtlar Kurulu onayı ve bu konuda en önemli değirmen mimarı ile orijinal olarak yapılmasını sağladık. Asırlık değirmenimizin iç ve dış donanımlarını da birlikte yaptık. Kendilerine emek ve katkıları için yürekten teşekkür ediyoruz.
7. YELDEĞİRMENİ ONARIMI: Hiçbirimizin kuşkusu olmasın ki bu kültür varlığımız tekrar zarar görmeyecek şekilde yapılacaktır.
8.Sevgili Necdet Kardeşim, halkımızın kültürel değeri olan Yeldeğirmenine sahip çıkması ve korunması için maddi ve manevi destek için güzel bir paylaşım yaptığı için çok teşekkür ederiz.
9. Halkımızın ekonomik güçlüğünü, hayat pahalılığını iyi biliyoruz. Dileğimiz esere sahip çıkmak isteyen gönüllü katkı yapmasıdır. Yapan da sağ olsun yapmayan da.
SIRRI BEKTAŞ’IN HACIBEKTAŞ SEVDALISI, HACI BEKTAŞ VELİ ÜZERİNE ENGİN BİLGİ VE DENEYİME SAHİP, MÜZELER YÖNETİCİSİ, ARKEOLOG TAYLAN SÜMER’İN “16 Ağustos Anlamı ve önemi ”ÜZERİNE KALEME ALDIĞI, BELGE NİTELİĞİNDE ÖNEMLİ MAKALESİ ÜZERİNE DUYGU VE DÜŞÜNCELERİ
1. Sevgili Taylan Sümer Kardeşim, hepimizin bildiği gibi bilime, akla, bilgeliğe inanmış, arkeoloji konusunda çok iyi eğitim almış, çok okuyan, çok araştıran, çok yazan, bilgisine güvendiğimiz, çok çalışkan, yaşamını güzel ve yalnız kasabamız Hacıbektaş ‘a adamış, özveri ve tevazu sahibi bir değerimiz.
2. Araştırarak, inceleyerek, belgelere dayanarak, tarafsız olarak ve büyük emek vererek hazırladığı bu önemli makalesini de ilgiyle, severek okudum.
3.Diğer değerli yazıları gibi, bu değerlendirmesi de saklanacak kaynak niteliğinde.
4. Kendisini yürekten kutluyorum, araştırma ve yazılarının bir kitapta toplanarak yurdumuzda dağıtımını diliyorum.
5. ÇÜNKÜ ÖNEMLİ ESERLER OKUNDUKÇA DEĞER KAZANIR, DAHA ÇOK KİŞİNİN İLGİSİNİ ÇEKER.
6. 16 Ağustos etkinlikleri ve törenlerinin tarihçesini, yaşananları ne güzel anlatmış.
Duygu ve düşüncelerinin hepsine katılıyorum.
Bilimsel nitelikteki makaleler araştırarak yazıldığı için Sevgili Taylan’da öyle hazırlamış bu yazıyı.
7. Bu yazıda belirtilen, emeği, hizmeti, katkısı olan değerlerimizi yürekten kutluyorum.
Sonsuzluğa uğradıklarımızın anısı önünde saygıyla eğiliyorum. Emekleri için şükranlarımı iletiyorum.
Devirleri daim olsun.
8. Benim için yazdığı ve duygularını içtenlikle belirttiğine inandığım sözleri için de eşim Nilgün ile birlikte yürekten teşekkür ediyoruz. B
9. Değerli canlar, Taylan kadar olması olanaksız ama bu ben de memleketimi, halkımı, Hacı Bektaş Veli inanç ve felsefini çok önemseyen, elimden geldiğince eşim Nilgün ile naçizane katkılarda bulunmaya çalışan biriyim.
Bilinmesini isteriz ki katkı ve hizmetlerimizde asla bir menfaat- getiri, politik amaç veya beklenti düşünmedik.
Tek amacınız inancımıza kültürel ve sanatsal katkı yapmaktır.
10. Katkılarımız sırasında o dönemin Belediye Başkanı Sayın Arif Yoldaş Altıok ile HAYAD Derneği Başkanı, çocukluk arkadaşım Necdet Akpınarlı ve hem dernek kurucusu, hem de sanat-kültür- arkeoloji konusunda mükemmel bir değer olan Taylan Sümer ‘in önerileri ve katkıları ile tarihi kerpiç yel değirmeni ile Müze ve Sanat evini tamamladık. Kendilerine her türlü destek ve katkıları için yürekten teşekkür ediyoruz.
11. BU ESERLER HACIBEKTAŞ BELEDIYESI’NE AİTTİR.
Tüm çevre düzenlemelerini ve eksiklerin tamamladıktan sonra belediyemize devredeceğiz.
DEVİRDEN SONRA DA BAŞKA PROJE VE KATKILARI DA SÜRDÜRECEĞİZ.
SON SÖZ YERİNE: Değerli Canlar, sevgili Dostlarımız.
Şu evrende bir ışığın yanıp sönmesi kadar kısa bir yaşam sürüyoruz.
Eşim Nilgün’ü ve beni üzen tek şey insanların birbirine karşı çeşitli nedenlerle kırıcı, incitici olması. Bilime, hoşgörüye, akla, insancı düşüncelere inanan biri olarak tüm insanlara eşitlik, özgür düşünce ile yaklaşımda bulunan biri olarak ben tüm yöneticilerimizi ve halkımızı seviyor ve hepsine sevgi ile yaklaşıyorum. Küskünlüğe, hakareti, uygunsuz söz ve davranışları kabullenemiyorum.
El birliği ve dostluk içinde, incinmekte incitmeden yaşansın istiyorum.
Bilge değerlerimizin ne güzel sözleri vardır.
BUNLARI İLKE EDİNMEK NE GÜZEL!
“İncinsen de incitme “
“Sevelim sevilelim
Dünya kimseye kalmaz “
“Mal sahibi mülk sahibi
Hani bunun ilk sahibi
Mal da yalan
Mülk de yalan
Gel sen de biraz oyalan”
“Baki kalan bu kubbede hoş bir sada imiş”
“İlim ilim bilmektir,
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsen
Ya nice okumaktır.”
BİR ANI: Yıl 1960, o yıllarda kasabamızda eğitim olanakları çok kısıtlı idi.
Ben de okumayı çok seven, meraklı bir çocuktum.
Eğitimimi sürdürebilmek için o sırada Ankara ‘da Bira Fabrikasında işçi olarak, dar geliri ile ailesin geçindiren merhum Halil Tunç dayımın yanına gittim.
O yıllarda Mahalle çocukları ile oyunlar oynardık.
Alevi- Bektaşi inancımız nedeniyle üzülerek belirteyim ki bizim değerlerimiz üzerin çocukların akıl almaz, saçma-sapan, içleri nefret ve öfke dolu sözlerini duyardım. İçimden ağlamak gelir, hüzünle eve dönerdim.
Bir gün Halil dayıma bu durumu açtım. Bizim hakkımızda asla kabul edilemez sözler söylendiğini ağlayarak anlattım. Bana söylediği şu unutulmaz sözler rehberim oldu.
“ Bak sevgili yeğenim, seni ne çok sevdiğimi ve sana çok güvendiğimi bilmeni isterim. Bu eğitimsiz, bilinçsiz, çağ dışı düşüncelere ve Hacı Bektaş Veli ile Atatürk ilkelerine düşman bu insanlara ve çocuklara karşı şimdilik sessiz ol. Yanıt verme. Ben onların aileleri ile konuşacağım. Senden tek isteğim var. Annen de ağır hasta. O da seni çok sever ve değer verir. Bizim dileğimiz senin okuyup, meslek sahibi olman. Ve tüm insanlar hizmet etmen. Ben hep senin yanındayım. İncinsen bile kimseyi incitme. Bazan sessiz kalmak da onların yüzüne bir şamar gibi vurur.
Topluma yararlı olmaya çalış. Politik çekişmelere karışma. Ama düşüncelerin de öfkeye kapılmadan açıkla.
Yapıcı ol, yıkıcı olma.