İstanbul'un sonunda Cuma gezmesi
Sarıyer, Boğaz'ın ucunda yer alıyor ama onun da sonunda öyle güzel yerler var ki… Rumeli'nin seslerini muhafaza eden köyler sizi bekliyor.
Başlık, şimdilik geçerli bir durum sevgili kari, baştan belirtelim. Çünkü üçüncü köprü nihayete erdiğinde muhtemelen Kuzey Ormanları da rant alanı olacak. Böylece İstanbul'un önceki köprüleri sonrasındaki tarihi, tekerrür edecek gibi. Yeni yerleşim alanları, yeşilin vedası, kalabalıklar falan filan. Umarım bu senaryo gerçekleşmez ve Rumeli Feneri, Rumeli Kavağı gibi güzide yerler, kendisini muhafaza eder, gerekirse müdafaa. Boğaz'ın ‘giriş kapısı' olması hasebiyle ayrıca romantik bir havaya sahip zikrettiğimiz yerler. Siz de bir cumanızı bu güzel yerleri görmek için ayırın. Ve mis gibi havası, her daim taze balığın olduğu restoranları, çay bahçeleriyle günü çiçeklendirin. Mesafe gözünüzde büyümesin çünkü ulaşım, saatlerini denk getirdiğinizde çok kolay. Birinci alternatif, sabah vakti Kadıköy yahut Beşiktaş'tan İstinye'ye kalkan vapur. Sonrasında otobüsle Sarıyer'e devam edebilirsiniz. Buradan da 150 numaralı belediye otobüsü sizi gitmek istediğiniz yerlere bırakacaktır. Aynı otobüse Taksim metrosunun son noktası Hacıosman durağından da binebilirsiniz. O halde buyurun Sarıyer'in bahçelerine, İstanbul'un sonuna…
Üçüncü köprünün ‘Garipçe'si
Garipçe köyü, kahvaltısıyla meşhur bir yer. Lakin manzara olarak üçüncü köprünün altında eski günlerini arıyor gibi. Halkı ise durumdan son derece memnun… Hatta köprünün yapılmasına muhalif olanlara muhalefet ediyorlar ki yıllar sonra, ‘zarara kendi rızasıyla gidene merhamet edilmez' diyen Hazret-i Üstad'ın bu tespitini hatırlarlar. Dolayısıyla köye dışarıdan gelenlere karşı tuhaf bir tavır söz konusu. Lakin günün hemen her saati kahvaltısı bulunan işletmelerinde denizin değişen rengine bakarak cumaya başlayabilirsiniz. III. Murad döneminde yenilenen kalesinden ‘denizlerin sokak çocuğu' martıları kadraja alabilirsiniz. Sonrasında ise Rumeli Feneri'ne giden otobüsü beklemek olsun işiniz!
Sarı Saltuk burada da göründü ya erenler!
İstanbul'un en eski balıkçı köylerinden Rumeli Feneri, İstanbul'da ikamet edenler için görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Buraya sırf Sarı Saltuk'un makam-türbesi için bile gelinir. Sarı Saltuk, Osmanlı'nın kuruluş yılları demek biraz da. Onun her yere İslam adını götürmesi öyle bir efsaneye dönüşür ki Sultan Cem, Ebu'l Hayr-i Rumî;'yi Hazret'in menkıbelerini toplamakla görevlendirir. Denizden 58 metre yükseklikte bulunan fener ise karşıdaki yoldaşı Anadolu Feneri gibi, Kırım Harbi sonrası 1856'da Fransızlara yaptırılır. Sebep, Rusların Boğaz'ı kullanarak ‘sıcak denizlere inme' fikrine set çekmektir. Fransızlar, 100 senelik işletme hakkını elde ederler lakin Cumhuriyet'in ilanından on sene sonra bu imtiyaz, Mustafa Kemal tarafından iptal edilir.
‘Burası balıkçılığın üniversitesi'
Köyde iki cami var: Biri 1970'lerde inşa edilmiş Yeni Cami, diğeri ise ahalinin ‘eski cami' diye andığı Ramazan Ağa Camii. Cumayı dilediğiniz yerde kılmakta hürsünüz. Lakin bencileyin geleneğe meraklı olanlar için adres belli. Oldukça küçük olan cami biraz bakımsız. Anadolu Feneri'ndeki Hamid-i Evvel Camii daha estetik bir görünüm arz ediyor, not düşelim. Malum, Fener balıkçılıkla geçimini sağlıyor. Bunun için de av mevsimini bekliyorlar. İmam efendi, bunu bildiğinden klasik bir hutbe irat etmedi. “Burası balıkçılığın üniversitesi. Allah herkese helal kazanç versin.” diye duada bulundu. Cemaat de hep bir ağızdan ‘Âmin' dedi ki bu sahne, gazaya hazırlanan Osmanlı askerinin motivasyon anını hatırlattı. Bu arada İmam Efendi, kaçak balık avlayanlara da epey bir kızdı ki bu da ‘trol'lerin her daim zararlı olduğuna işaret ediyor. Cuma sonrası Yeni Cami'nin karşısında bulunan çay bahçesinde azıcık yorgunluk atıverin. Çayın yanında kavurmalı tost da olsun. Sonrasında ise Rumeli Feneri'ni keşfe çıkın sevgili kari!
Rumeli Kavağı: Şehrin sessiz resmi
Güzergâhın son durağı Rumeli Kavağı'ndasın sevgili kari! İstanbul'un sessiz halini resmediyor âdeta. Restoranlarında mevsime uygun balık menüler söz konusu. Ama ‘Ben hamsiden başka balık bilmem' diyenlerdenseniz o da mevcut. Sokaklarını yavaş yavaş adımlayın. Ulu Cami'sine uğrayın mesela. Söylencesi düşük olsa da İstanbul'un fethi sırasında tabur imamı olduğu serdedilen Telli Baba'nın türbesi burada. Buraya kadar gelmişken ruhuna Fatiha yollayın. Müteakiben üçüncü köprü manzaralı çay bahçeleri sizi bekliyor. Son olarak Rumeli Kavağı'nı Anadolu Kavağı ile kıyaslamak isteyenler olabilir. İskeleden karşıya vapur seferleri var, bilginiz olsun…