Mevlânâ'yı anlatan levhadaki deri kalemin sırrı
Bir hat müzesini andıran Bursa Ulucamii'ndeki dikkat çeken eserlerden biri de mihrabın solunda yer alan Abdülfettah Efendi'ye ait levha. Levhanın yanında asılı olan deri kalem ise bu eserlerin nasıl meydana getirildiğini anlatıyor.
Bursa Ulucamii'nde bulunan ve Hz. Mevlânâ'yı hatırlattığı için büyük ilgi gören levhanın hemen yanında asılan kalem ziyaretçilerin ilgi odağı. Hat sanatının ustalarından Abdülfettah Efendi tarafından yazılan levhayı inceleyen kişiler cami yetkililerinden deri kalemin sırrını öğrenmeye çalışıyor.
Yıldırım Bayezid Han'ın 1396 yılında Haçlılarla yaptığı Niğbolu Savaşı öncesinde Allah'a dua ederek zafer kazanması halinde yirmi cami yaptıracağı vaadi üzerine inşa edilen Ulucami, her yıl yerli ve yabancı binlerce turist tarafından ziyaret ediliyor. Tam ortasında bulunan şadırvanıyla büyük ilgi gören caminin en önemli özelliği ise adeta bir hat müzesi olması.
Caminin duvarlarını ve direklerini ziynetlendiren hat eserlerinden biri de Hz. Mevlânâ'yı hatırlatan levha. Hattat Abdülfettah Efendi tarafından hicri 1275'te yazılan levhada çok büyük ebadlardaki çift ‘Allah Hû' lâfzının ortasına dikkat edildiğinde en yukarıda Mevlevî; sikkesine benzeyen bir istif görülüyor. ‘Ya Hazreti Mevlânâ Celâleddin Rûmî;' ifadesinden oluşan sikkenin altında, vav harflerinin kesişmesiyle meydana gelen bölümde yer alan ‘Ya Hay, Ya Kayyûm' isimleri ise şekil olarak Mevlânâ'nın sakalını hatırlatıyor. En altta ise bir dönem üstü boyayla kapatılan hattatın imza yeri bulunuyor. İmzasında padişahın isminin geçmesi sebebiyle 1927'de çıkan kanun gereğince üzeri boyayla kapatılan yazı, 2008 yılındaki restorasyonla yeniden açılmış. Restorasyondan sonra düzenlen haliyle büyük hattat Abdülfettah Efendi'nin imza yeri ve padişah Abdülmecid'in ismi artık okunabiliyor. Abdülfettah Efendi, levhayı yazdığı 75 santimlik kalemi ise levhanın sağına, direğin köşesine asmış.
Hat, ustalık isteyen bir sanattır
Güney Marmara Rehberler Derneği'nin (GÜMRED) eski başkanı Ersen Yelkenkaya, Ulucami'nin hat sanatı açısından zenginliğine dikkat çekiyor. Mevlânâ'yı hatırlatan hat yazısının da bunlardan biri olduğunu söyleyen Yelkenkaya, yanında yer alan deri kalemin farklı bir yeri bulunduğunu anlatıyor. Duvara asılı duran kalem hakkında bilgi veren Yelkenkaya, “Mevlânâ'nın yüzünü, sakalını, her şeyini gösteren ayna stilinde yazılan bir yazıdır o. Nasıl yazıldığını merak edenlerin yandaki kaleme bakması lazım. Hat yazısının hemen yanındaki duvara asılı, deriden yapılan ve içi belli bir kalınlıkta olan bu kalem, altın suyuna batırıldıktan sona hattat onu yukarı doğru kaldırıp, kesip, aşağı doğru indirdiğindeki uçları ve hatta yuvarlakları yapabilen bir kalemdir.” diyor.
Bu kalemi kullanmanın özel bir ustalık istediğini anlatıyor Yelkenkaya: “Bu herkesin kullanabileceği bir kalem değil. O tablonun yanına, tablonun nasıl yazıldığını göstermek için asılmış. Camide bu kalemle yazılan başka yazılar da var. Mesela doğu kapısının üstündeki levha da bu kalemle yazılan sanat eserlerinden biri. Hattatlar ustalıkla elifini, vavını, noktalarını yapar, Allah yazısını yazar. Kalemin kabarık kısmı altın suyuna batırıldıktan sonra incecik ucundan aşağı doğru kalınlaşıyor.”