Dolaplarda detoks mevsimi
Sonbahar sezonuyla birlikte vitrinlerde yeni koleksiyonlar boy göstermeye başladı. Aldığımız her parça dolabımızda kalabalığın artması demek. Peki, bunu azaltmak için ne yapmalı?
Vazgeçmeyi bilmek en önemli kurallardan biri ama hangisinden ve nasıl? Bu sebeple öncelikle bütün kıyafetlerinizi yatağınıza dizmek en iyisi. Onları yeniden dolaba yerleştirirken de sorular sormaya devam etmeli. Örneğin bir parçayı yılda kaç kez giydiniz ya da hiç kullanmadan diğer mevsime mi geçtiniz?
Yaşla, sosyal durumla tercihlerimiz farklılaşabiliyor elbette. Üniversite yıllarında giydiğimiz bir şeyi sevsek de tarzımız değiştiği için giymeyebiliyoruz. Eskiden desenli kıyafetler seçerken zamanla sadeleşebiliyoruz. Bu durumda yeni kıyafetler alırken tarzımızı unutmamalıyız. Ayrıca alınan her yeni parça için dolaptan eski bir parça çıkarılmalı. Dolabı yerleştirirken parçaların birbiriyle uyumlu olması da sağlanmalı. Böylece az parçayla çok kombinasyon yapılabilir ve karşısında gereksiz dakikalar harcanmaz.
Dolabın müdavimleri
Dolapta bazı parçalar vardır ki onlar kalmalı, mesela orijinaller. Örneğin annenizden kalan deri bir cüzdan, gerçek ipek bir bluz, kaşmir bir hırka… Bu konuda kız kardeşim çok başarılıdır. Annemin 80'lerden kalma çeşitli renklerdeki özel dikim ipek gömleklerinin vatkalarını özenle çıkarıp onları 20'lerinde bir genç kızın dolabına adapte etmeyi başarmıştı. Ortaya kendine özgü ve kaliteli görünen bir stil çıkarmıştı. Bunu takılarda da yapın. Değerli takıları ve gerçek taşları da özenle saklayın. Babaanneden kalma inci kolye mutlaka kalmalı örneğin. Aksesuar alırken de az ve orijinal olmasına dikkat edin. Modaya uyup bazen incik boncuğa boğuyoruz dolabımızı. Sonra da onları ayıklamakla uğraşıyoruz.
Yaz yorgunu saçlara terapi zamanı
Geçtiğimiz haftalarda ilginç bir deneyim yaşadım. Nişantaşı'ndaki Akademi Saç Terapi Merkezi'nden hem saçlar hakkında önemli bilgiler edindim hem de yıpranan saçlarıma güzel bir bakım yaptırma fırsatı buldum. Türkiye'de ilk olarak Nişantaşı'nda 2006'da açılan Akademi Saç Terapi, dünya çapında şubeleri bulunan Svenson Hair Group ile işbirliği içinde ‘saç bakımı' alanında hizmet veriyor. Burcu Çayözü ve Evrim Beyraktar, saç sorunları konusunda uzmanlaşmış ve yurtdışında eğitim almış ‘trikolog' lisansına sahip profesyonel bir ekip. Saç sorunlarını uzman bir kadroyla ele alarak hizmet veriyorlar.
Gitmeden evvel ilk sorduğum şey saç bakımı yapılan yerin mahremiyetiydi. Bu konuda hassasiyeti olanların içi rahat olsun. Merkezde kişiye özel kabinlerde saç bakımı yapılıyor. Saç her şeyden etkileniyor. Özellikle kansızlık, demir eksikliği gibi faktörler direkt saçınıza yansıyor. Bu yüzden sizden bazı kan testlerini yaptırmanızı istiyorlar. Böylece yapılan bakımın kalıcı olmasına da katkı sağlanıyor. Ayrıca saçınızdan alınan bir örnekle saçınızın yapısını ve sorunlarını analiz ederek almanız gereken vitaminler ve saçınızda kullanmanız gereken doğru saç bakım ürünlerini öneriyorlar. Yaz boyu sıcak aşırı nem, deniz suyu gibi sebeple oldukça yorgun düşen saçlarıma 20 dakika kadar uygulanan bakım sonrasında cidden saçlarınız canlanıyor. Keratinle zedelenen saç tabakasının yenilenmesi sağlanıyor.
Trikolog Burcu Çayözü'nden saç konusunda oldukça fazla bilgi edindiğimi söylemeliyim. Bunlardan ilki insanların saçlarının kapalı olmasının saçı olumsuz etkilemediği gerçeğiydi. Yaygın görüş o ki kapalı kalan saçlar oksijen alamadığı için bakımsız hale gelir. Fakat saçlar oksijeni vücuttan aldığı için böyle bir durum söz konusu değil. Önemli lan saç derisinin sağlıklı ve bakımlı olması. Stres, besin değişikliği, hastalıklar saçımızı direkt etkileyen maddelerin başında geliyor. Çayözü; özellikle genç kızlarda saç dökülmesini yoğun uygulanan diyetler olduğunu belirtiyor. Saç şekillendiriciler, saç maşalarının da saça aşırı ısı uyguladığı için saçın keratin tabakasına zarar verdiğini ifade ediyor. Mümkünse sık kullanmamayı, kullanılacaksa da 150 derecenin üstünde ısılarda kullanılmaması gerektiğini anlatıyor.