"Yeryüzünü merhamet yurdu yapmalıyız"
Lütfü Oflaz, Merhamet Hareketi'ne öncülük ediyor. Gençliğinden beri zamanının bir kısmını hastanelerde acılar içinde kıvranan kimsesiz insanlara yardımcı olmak için ayıran, bir bakıma gönüllü hasta bakıcılık yapan Lütfü Oflaz, “Nasıl ki sevgi paylaşıldıkça çoğalırsa, acı da paylaşıldıkça azalır. Tarifsiz acılar çeken insanlara yardımcı olmak için Merhamet Hareketi gerekli. Bunun için merhamet seferberliği, vicdan seferberliği başlattık. Yeryüzünde merhameti, vicdanı hakim kılmalı, yeryüzünü merhamet coğrafyası, merhamet yurdu yapmalıyız” diyor.
KORAY TAŞDEMİR / İSTANBUL
“Bir nevi gönüllü hasta bakıcılık yaptım” diyen Oflaz, “Geçirdiği ağır kazalar, ağır hastalıklar, ağır ameliyatlar, ağır travmalar sonucu hastanelerde tarifsiz acılar çeken, üstelik de kimi kimsesi olmayan insanlar var. Vücudu kırılıp parçalandığı, bedeninin bir bölümü yandığı için ya da başka ağır sağlık sorunları, organ kayıpları nedeniyle tarifsiz acılar çeken insanlar var. Bunlar bakıma ve ilgiye muhtaçlar. Onların gündelik bakımlarının yanı sıra sevgi gösterecek, moral verecek, acılarıyla boğuşmalarına yardım edecek insanlara ihtiyaçları var. Ben gençliğimden beri onlara yardımcı olmaya çalıştım. Bir nevi gönüllü hasta bakıcılık yaptım” ifadelerini kullanıyor.
Merhamet Hareketi'nin öncüsü Lütfü Oflaz, “Yeryüzünü merhamet yurdu yapmalı, yeryüzünde merhameti, vicdanı hakim kılmalıyız”
Bugüne kadar insani, vicdani birçok eylemi gerçekleştiren yazar, düşünür, aktivist Lütfü Oflaz, şimdi de Merhamet Hareketi'ne öncülük ediyor
Yazar, düşünür, aktivist Lütfü Oflaz, kalemiyle olduğu kadar eylemleriyle, etkinlikleriyle de tanınan bir insan. Toplumda paylaşma, dayanışma, yardımlaşma duygusunu yaygınlaştırmak, kitleselleştirmek için çaba gösteriyor. Toplumculuğu savunuyor; kendinden başkasını düşünmeyen bencil anlayışa karşı çıkıyor. Kimsesizlerin kimsesi, çaresizlerin çaresi olmaya çalışıyor.
Bugüne kadar insani, vicdani birçok eylemi, aktiviteyi gerçekleştirdi. Örneğin ülkemizde ilk insan hakları kampanyasını o başlattı. 12 Eylül faşizmi döneminde hukuksuz yargılamaların, yargısız infazların, işkencelerin durdurulması için başlattığı insan hakları kampanyası büyük yankı uyandırmıştı.
Bir diğer büyük yankı uyandıran aktivitesi de sokaklarda kurulan Yeryüzü Sofraları. Lütfü Oflaz, 2011 yılında beş yıldızlı otel iftarlarındaki israfa karşı sokaklarda kurulan Yeryüzü Sofraları'nın fikir babası, isim babası. Özü paylaşma, dayanışma, yardımlaşma olan bu sokak sofralarında her yıl Ramazan ayında onbinlerce kişi birbiriyle ekmeğini suyunu paylaşıyor.
Darbelere karşı gösterdiği destansı direnişler nedeniyle “efsane direnişçi” olarak anılan Lütfü Oflaz, “Susma haykır, faşizme hayır”, “Susma, sustukça sıra sana gelecek”, “Yılgınlık yok, direniş var” gibi sloganların da yazarı.
Zamanında dünyanın üç büyük dergisinden biri olan Gırgır'da ve ardından onun yerini alan Leman'da yazan Lütfü Oflaz, ülkemizin önde gelen gazetelerinde de yazar ve başyazar olarak çalıştı.
O, 2000 yılında siyasi görüşleri birbirlerinden farklı olan kitle örgütleri ve aydınlar tarafından cumhurbaşkanlığına aday gösterildi.
Lütfü Oflaz, yoksul, bedensel engelli ama beyinsel kapasitesi yüksek çocukların okutulup meslek sahibi yapılması projesine de öncülük etmiştir.
Lütfü Oflaz, şimdilerde Merhamet Hareketi'ne öncülük ediyor. Gençliğinden beri zamanının bir kısmını hastanelerde acılar içinde kıvranan kimsesiz insanlara yardımcı olmak için ayıran, bir bakıma gönüllü hasta bakıcılık yapan Lütfü Oflaz, “Nasıl ki sevgi paylaşıldıkça çoğalırsa, acı da paylaşıldıkça azalır. Tarifsiz acılar çeken insanlara yardımcı olmak için Merhamet Hareketi gerekli. Bunun için merhamet seferberliği, vicdan seferberliği başlattık. Yeryüzünde merhameti, vicdanı hakim kılmalı, yeryüzünü merhamet coğrafyası, merhamet yurdu yapmalıyız” diyor.
Demekle de kalmıyor, Yeryüzü Sofraları, Yeryüzü Evleri, Yeryüzü Sağlıkçıları gibi birçok projeye de imzasını atıyor.
Şimdi de Merhamet Hareketi'ne öncülük eden Lütfü Oflaz ile bu konularda söyleştik. Biz sorduk, o anlattı:
YERYÜZÜNÜ MERHAMET YURDU YAPMALIYIZ
Lütfü bey; öncülük ettiğiniz bu projeleriniz, etkinlikleriniz ile amacınız ne?
İstiyorum ki yeryüzünde bencillik türü bireycilik yerine toplumculuk hakim olsun. Sadece kendilerini düşünen insanların yerini, kendinden başkalarını da düşünen insanlar alsın. İstiyorum ki “altta kalanın canı çıksın; ölen ölür, kalan sağlar bizimdir” anlayışı son bulsun. İstiyorum ki yeryüzünde paylaşma, dayanışma, yardımlaşma duyguları yaygınlaşsın. “Sen de olanı paylaş, insanlaş” benim sözümdür. İstiyorum ki insan insanın yardımına koşsun. Zor durumda olanların, çaresiz olanların, kimsesiz olanların yardımına koşulsun. Kimsesizlerin kimsesi, çaresizlerin çaresi olunsun. İstiyorum ki yeryüzünde iyilik, merhamet, vicdan, şefkat gibi değerler hakim olsun. Yeryüzü iyilik coğrafyası, merhamet yurdu olsun. Böyle bir yeryüzü cennet gibi olmaz mı? Eğer bizler istersek yeryüzünü cennete çevirebiliriz. Eğer bizler istersek yeryüzünü merhamet yurdu, iyilik coğrafyası yapabiliriz. Yeryüzünde merhameti, vicdanı, iyiliği hakim kılabiliriz.
MERHAMET HAREKETİ BİR GÖNÜL HAREKETİ
Fikir babası, isim babası olduğunuz Yeryüzü Sağlıkçıları, Yeryüzü Sofraları, Yeryüzü Evleri'nden sonra şimdi de Merhamet Hareketi'ne öncülük ediyorsunuz. Merhamet Hareketi düşüncesi nasıl oluştu; bize anlatır mısınız?
Beni yakından tanıyanların bildiği gibi, gençliğimden beri vaktimin bir bölümünü hastanelerde acılar içinde kıvranan kimsesiz insanlara yardımcı olmak için ayırdım. Bir nevi gönüllü hasta bakıcılık yaptım. Geçirdiği ağır kazalar, ağır hastalıklar, ağır ameliyatlar, ağır travmalar sonucu hastanelerde tarifsiz acılar çeken, üstelik de kimi kimsesi olmayan insanlar var. Vücudu kırılıp parçalandığı, bedeninin bir bölümü yandığı için ya da başka ağır sağlık sorunları, organ kayıpları nedeniyle tarifsiz acılar çeken insanlar var. Bunlar bakıma ve ilgiye muhtaçlar. Onların gündelik bakımlarının yanı sıra sevgi gösterecek, moral verecek, acılarıyla boğuşmalarına yardım edecek insanlara ihtiyaçları var. Ben gençliğimden beri onlara yardımcı olmaya çalıştım. Bir nevi gönüllü hasta bakıcılık yaptım. Şimdi de bu bireysel çabalarımı kitlesel yapabilir miyim; benim gibi gönüllü hasta bakıcıları çoğaltabilir miyim diyerek yola çıktığım bir düşüncem var. Ben bunun adını Merhamet Hareketi koydum; Vicdan Hareketi de olabilir. Merhamet Hareketi bir gönül hareketidir. Nasıl ki Yeryüzü Sağlıkçıları projesinde gönüllü doktorlar sağlık yardımına ihtiyacı olan çaresiz, kimsesiz insanların yardımına koşmaktaysa, nasıl ki Yeryüzü Evleri projemizde ev sahipleri çaresiz, kimsesiz, evsiz insanlara gönüllü olarak evlerini açmaktaysa, bu da onlar gibi bir gönül hareketidir.
ACILAR PAYLAŞILDIKÇA AZALIR
Gönüllere sesleniyorsunuz; insanları merhametli, vicdanlı, duyarlı olmaya çağırıyorsunuz ama merhametsizliğin, vicdansızlığın, duyarsızlığın ağır bastığı bir ortamda yaşıyoruz. Komşuları, hatta akrabaları gibi en yakınlarının çektiği acılara bile duyarsız bir ortamda yaşıyoruz. İşiniz çok zor değil mi?
Zaten önemli olan da zoru başarmak değil mi? Dediğiniz gibi merhametsizliğin, duyarsızlığın ağır bastığı bir ortamda yaşıyoruz. İnsan insana merhametsiz, duyarsız. Ancak merhametsiz insan ruhsuz bedendir; yani cesettir! Merhamet yoksa insanlık da yoktur. İşte onun için komadaki merhamet duygusunu canlandırmalıyız. Yerlerde sürünen vicdanları ayağa kaldırmalıyız. İnsanı insan yapan unsurdur merhamet, vicdan. İnsan haftada, hiç değilse ayda birkaç saatini acı çeken, kimi kimsesi olmayan insanlara yardımcı olmak için ayırabilmeli. Geçirdiği kazalar sonucu oluşan kırıklar, yanıklar, ya da geçirdiği ağır hastalıklar sonucu yatağa mahkum olmuş, en basit bir insani ihtiyacını dahi görmekten aciz olan, üstelik de kimi kimsesi olmayan insanlara yardımcı olmaya çalışmalı. Nasıl ki sevgi paylaşıldıkça çoğalırsa, acı da paylaşıldıkça azalır. Unutmamalıyız ki onların başına gelen bizim başımıza da gelebilir. Yakınlarımızı peş peşe kaybedip yalnız başımıza kalabiliriz. Kimi kimsesi olmayan çaresiz bir insan durumuna düşebiliriz. Onların başına gelen ağır kazalar, ağır hastalıklar, ağır felaketler bizim başımıza da gelebilir. Şu anki gücümüze, sağlığımıza, durumumuza güvenip acılar içinde kıvranan insanlara duyarsız kalmamalıyız. Kısacası, düşmez kalkmaz bir Allah gerçeğini hiç unutmamalıyız. Herkes her an her şeyini yitirebilir. Çok güçlüyken çok güçsüz, çok sağlıklıyken çok sağlıksız duruma düşebilir. Onun için Merhamet Hareketi'ni güçlü kılmalıyız.
MERHAMET SEFERBERLİĞİ BAŞLATTIK
Merhamet Hareketi'ni güçlendirmek için ne yapmak lazım?
Merhamet seferberliği, vicdan seferberliği başlattık. İşte şimdi yaptığımız gibi, söyleşiler yoluyla ya da başka etkinlikler yoluyla Merhamet Hareketi'nin duyurusunu yapıp geniş kitlelere ulaştıracağız. Herkesi merhamet seferberliğine katılmaya çağıracağız. Merhamet Hareketi'ni mümkün olduğunca kitleselleştirecek, yaygınlaştıracağız. Nasıl ki Yeryüzü Sofraları İstanbul'da kurulduktan sonra, bu sofraları diğer illerde, ilçelerde de kurmak için insanlar seferber olup Yeryüzü Sofraları'nı yaygınlaştırdılarsa, Merhamet Hareketi'nin yaygınlaşması da böyle bir seyir izleyebilir.